Bu Blogda Ara

31 Mart 2011 Perşembe

İç sıkıntısından damlayanlar

Bu dünya yalan arkadaş, öyle işte...ölüm dibini gösteriyor hayatın...Alexis Carreli 10 yıl önce okudum, tarık buğra tok bir sesti benim için...peyami safa analitik düşüncenin edebiyattaki izdüşümü, Tanpınar türkçenin lezzet ustası, nazım hırçın delikanlısı edebiyatımızın, necip fazıl kafası zonklayan adam, cemil meriç deli gömleği giydirilmiş bir dahi...hayat sonsuz bir anda yaptığımız yolculuk...anne rahminden umarsız gençliğe ordan beyin olgunluğunun gerçekleştiği ortaçağa ve ordan ölüme,,,meçhule sövenlere hayret ediyorum, ya deliler ya çok genç ya da zır deli...
Aşkı nereye koyacaksın yalan dünyada, arabesk ezgilerin içinemi, tasavvufta mı arayacaksın, yoksa felsefede mi, Schopenhauer mı doğru tespit etmiş yoksa stendhal mi, yoksa Mevlana Celaleddin mi... oysa ne çok sevmiştik değil mi,,,herşeyimizi feda edebilirdik...ışığa koşan pervaneler gibi.
Ya babamız, hayat ağacımız, hastalanır er geç ortaçağımızda hayatımızın ve hayat daraldıkça daralır, tüm genişliğine rağmen...ayaklarımızın altındaki yer kayar, hayat çirkin yüzünü gösterir bize...yutarız zehir zemberek bir gidişatı...kabulleniriz başka çare olmadığı için ve susarız herşeye rağmen dirayetle ve metanetle.
Ve başımız dik, düşüncelerimiz berrak, yüreğimiz açık bir eşikten geçeriz, bu eşik bizim arşımızdır...toplamıdır hayatımızın..ve alabildiğine ciddidir. Cıvıklığın iflahının kesildiği noktada pusu kurmuştur...inceldiğinde idrakimiz, realize eder kendini...çarpışında anın karmaşasına..
Siz boşgeçin bunları, nihilizme aşık değilmiyiz sonuçta...turgenyevin babalar ve oğullarına akıtırız hedeflerimizi...başka türlü nasıl çıkarız bu karanlık yokuşlardan değil mi ??? "nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" Üzeyir Garihin yöentim teknikleri kitabını okuyorum, sahi ya kaç yıl oldu Üzeyir Garih bıçaklanalı...??? şirketlerin gelişiminden çalışma motivasyonlarından tutun, şirketlerin büyüme stratejilerine kadar her konuya değinimiş üstad...ama kör bir bıçak darbesiyle söndü...bilinmeze yönelerek...
Şimdi herşey kendi eksenine yöneldi tekrar, gölgeler gölgelendi, renkler sustu...anlam ve idrak vücut buldu...sesler silikleşti, sanki herşey yeniden oldu...ve hayyamvari sesler duyulur oldu tekrardan :          

Geçmiş günü beyhude yere yad etme
Bir gelmemiş an için de feryad etme
Geçmiş gelecek masal bütün bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbad etme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder